X 20
Bugun...



18 Nisan da geçti 16 Mart gibi…

Çok kıymet verdiğim hocalarımdandı ve derslerinde, deneyimleri ışığında aktüel konulara da yer yer değinir; sorularımıza açık yüreklilikle cevap verirdi.

facebook-paylas
Tarih: 20-04-2023 11:50

18 Nisan da geçti 16 Mart gibi…

Daha önce ÖSYM başkanlığı ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu başkanlığı da yapmış değerli bir yönetici olması, nükleer enerji teknolojileri ve radyasyon fiziğinin yanı sıra ilgili konulardaki politikalara kadar sohbetler genişlerdi.

 

Az sayıda doktora öğrencisiyle yapılan dersleri odasında işlerdik. Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Laboratuvarları için inşa edilmiş olan binanın odalarında iki duvar yanında karşılıklı uzanan sabitlenmiş tezgâhlar üzerinde lavabolar ve bol miktarda elektrik prizi vardı. Fakat Prof. Dr. Atilla Özmen hocanın odasında o uzun sabitlenmiş tezgâh üzerinde tasnif edilmediği izlenimi veren yılların birikimi kitaplar vardı. Kendi çalışma masası da bir o kadar yoğunluk içindeydi. Hocanın en rahat erişebildiği şey ise piposuydu ve yaktığında kokusundan hocanın nerede olduğu kolaylıkla anlaşılırdı.

 

Çalışma masasının önünde ise bir yabancı diplomattan uygun fiyata aldığı ve oldukça sağlam oturma grubunda yerimizi alır dinlerdik. Atilla Hoca çok zekiydi, bu yüzden tanıştığı kişileri unutmazdı. Kahramanmaraş’ın Göksun’dan çıkıp İngiltere’de üniversite öğrenimini tamamlamış, geniş vizyonu olan bir akademisyendi. Sohbetlerinde düşüncesini kısa ve net biçimde ifade ederdi. Konuşmalarında ve tartışmalarında son derece demokrat birisi olmasına karşın yine de onu dinleyen öğrenciler – her ne kadar çoğu kez saygıdan olsa da – münakaşa etmekten çekinirlerdi. Onu tasdik etmeyi tercih ederlerdi.

 

Bir keresinde konu “Köy Enstitüleri ”ne gelmişti. Atilla Hoca “Köy Enstitülerinin köy çocuklarını köye mahkûm eden” kurumlar olduğuna dönük değerlendirmelerde bulunmuştu ve büyük oranda da kendisini haklı çıkartacak argümanları vardı. Bense itiraz etmiş; “Köy Enstitülerinin köy çocuklarının çıkış kapısı” okullar olduğunu iddia etmiştim. Benim de haklı gerekçelerim ve destekleyici pek çok örnek verebilme imkânım vardı…

 

Tarım toplumundan modern topluma geçişi çok büyük oranda ıskaladığımız ve adeta yok olmama mücadelesi vererek yeni bir devlete dönüştüğümüz son yüz yıl içerisinde elbette gözden geçirilmesi ve yeniden üzerinde düşünülmesi gereken pek çok konu var. Her alanda olduğu gibi hatta özellikle eğitimle ilgili konularda bitmesini bekleyemeyeceğimiz ama sürekli tartışmak zorunda olduğumuz pek çok konu var. Eğitime ilişkin problemleri görmezden gelerek yol gitmek doğru olmaz.

 

Gezegenimizin en stratejik ve en kritik sayabileceğimiz geniş coğrafyalarında etkin Osmanlı Devleti’nden, daha dar bir coğrafyaya Anadolu’ya çekilerek hayatta kalmayı başardığımız Türkiye Cumhuriyeti’ne geçişte çok nüfus kaybı yaşadık. Kurtuluş Savaşı öncesinde başlayan nüfus kaybı hızla devam etmiş ve ülke nüfusu 13 milyon civarına kadar gerilemişti.

 

Halen tarım toplumu özellikleri içerisinde olan halkın dörtte birinden daha azı şehirlerde yaşıyordu. Köylerde yaşayanlar çok fazlaydı ve pek çok temel sorunla baş etmek durumundaydılar. Üstelik çoğunluğu da çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşuyordu. Hatta savaşların etkisiyle yaralı ve desteğe muhtaç gaziler de az sayılmazdı.

 

O günlerde başlayan şehir nüfusunun arttırılması stratejisi bugünlerde de devam eden şehirlere yığılma sonucunu doğuracak kadar etkili olmuş olabilir. Fakat o günlerde ekonomik hayatın iyileşmesi, daha ziyade tarımla ilgilenecek kişilere bağlıydı. Etkin ve nitelikli üretim için hem daha fazla nüfusa ihtiyaç vardı, hem de iyi eğitilmiş insana.

 

İşte böylesi bir ortamda eğitime ilişkin düşünülen kararlar geciktirilmezdi, hayata geçirilmeliydi. Türkiye'de ilköğretim oranı, yakalamak zorunda olduğumuz Avrupa devletlerine kıyasla oldukça düşüktü. Cumhuriyet’in ilanından sonra 1930'lara gelindiğinde dahi nüfusun yüzde doksanı okulsuzdu. Köylerde öğretmen yoktu. İlköğretime ağırlık verilmesi ve teşvik edilmesi gerekiyordu.

 

Köylere yönelik bu önemli ihtiyacın giderilmesi için “Köy Enstitüleri” fikri ortaya çıktı. Aslında 20. yüzyılın başlarında, Osmanlı dönemine değin uzanan bir anlayışla, köylere öğretmen yetiştirmek amacıyla 1927'de Köy Muallim Mektebi (Köy Öğretmen Okulu) ve 1936'da Köy Eğitmen Kursu hayata geçirilmişti fakat bunlar yeterli gelmemiştir. Hem nitelik hem de nicelik olarak yeni girişimlere olan ihtiyaç orta yerde duruyordu.

 

Aslında bu ihtiyaç öteden beri devam ediyordu. Tanzimat Fermanı 1839'da ilân edildikten sonra ortaöğretim kurumu olarak Rüşdiyeler (Mekâtib-i Rüşdiye) aktif hale getirilmişti. Osmanlı Döneminin son yüzyılı içerisinde açılan orta öğretim kurumları, 1845 yılında alınan batılı tarzda yeni eğitim sistemi kurulması kararıyla sıbyan mektebi, rüşdiye ve Dârülfünundan meydana gelen üç kademeli eğitim sistemine geçilmesi, daha sonra hızla yaygınlaşan bu okullar için öğretmen ihtiyacının giderilmesi önemli bir konu olarak hep vardı.

 

Günümüzde Türkiye’de öğretmen okullarının kuruluş tarihi olarak kutlanan “16 Mart”, o zamanlar Rüştiyelere öğretmen yetiştirmek üzere 16 Mart 1848 tarihinde ilk “Öğretmen Okulu” kurulmasına dayanır. Dârülmuallimin okulları, bünyesinde ilk, orta ve liselere öğretmen yetiştiren yüksekokula dönüşerek Cumhuriyet Dönemi’ne kadar varlığını sürdürmüştür. Ancak o zaman içerisinde eğitimin tüm kademelerine yönelik öğretmen yetiştirme çabaları olduysa ve kısmen bir kurumsallaşma yaşandıysa da dünyada yaşanan hızlı değişim karşısında bu atılan adımlar yeterli gelmemiştir.

 

Gelişen batı dünyasındaki uygulamalar ve deneyimler ışığında 1937'de “Köy Enstitüleri” hayata geçirilmiş ve 17 Nisan 1940 günü kuruluş kanunu olan “Köy Enstitüleri Kanunu” çıkarılarak yasal zemine oturtulmuştur.

 

Yeni ve gelişime açık bir anlayışla müfredatın içeriği zenginleştirilmeye açık tutulan Köy Enstitüleri yaygınlaştırılarak takriben 10 yıl içerisinde sayısı 21'e çıkartıldı. Bunlardan ilk sıradakiler 1937’de açılan İzmir Kızılçullu ve Eskişehir Çifteler’dir. Ülkenin farklı bölgelerine ulaşılarak ve şehir dışında tarıma uygun devlet arazisi üzerinde, köylere yakın yerlerde kurulmasına dikkat edilerek planlanan enstitülerin kuruluş tarihine göre diğerleri ise 1938 yılında açılanlar Kırklareli Kepirtepe ve Kastamonu Gölköy, 1940 yılında açılanlar Malatya Akçadağ, Samsun Akpınar, Antalya Aksu, Kocaeli Arifiye, Trabzon Beşikdüzü, Kars Cılavuz, Adana Düziçi, Isparta Gönen, Kayseri Pazarören ve Balıkesir Savaştepe, 1941 yılında açılanlar Ankara Hasanoğlan, Konya İvriz, Sivas Pamukpınar, 1942 yılında açılan Erzurum Pulur, 1944 yılında açılanlar Diyarbakır Dicle ve Aydın Ortaklar, 1948 yılında açılan Van Ernis’dir.

 

Genel kültür, tarım ve teknik derslerin ağırlıkta olduğu, yaparak ve yaşayarak öğrenmenin etkin çalışma örneklerinin sergilendiği Köy Enstitülerinin en verimli dönemi olarak 1940-1947 yılları anılır.

 

Mezunları, gittikleri okullarda sınıf öğretmenliği görevlerinin yanı sıra, köylülere tarımsal ve teknik konularda rehberlik etme misyonu da üstlenmişti. Ayrıca halka yönelik yeni devlet ideolojisini benimsetme çabaları da vardı. Değişen dünya dengelerinin de etkisiyle Türkiye’de de yaşanan siyasi görüş ayrılıkları ve ideolojik çalkantılar içerisinde Köy Enstitüleri’nin kurucu heyeti de payına düşeni almıştır. Solculukla suçlanmalarından ve siyasi nedenlerden ötürü görevlerinden ayrılmış olan kurucu heyet etkisiz kaldıktan sonra Köy Enstitüleri “sağ-sol” çatışmasının ana mevzusu haline gelmiştir. Sürekli eleştirinin odağında kalan enstitülerin müfredatlarında, öğrenci ve öğretmenlerinde 1950 yılındaki hükümet değişikliğiyle birlikte yeniden yapılanmaya gidilmiştir.

 

Köy Enstitüleri kuruluşundaki özelliklerinden uzak, farklı biçimiyle 1954 yılında kapatılarak Sınıf Öğretmeni yetiştiren okullara dönüştürülmüştür. Geçen 100 yılı aşkın süre içerisinde Türkiye’de ilkokullara öğretmen yetiştirmenin kaynağı, Köy Eğitmen Kursları, İlköğretmen Okulları, Köy Enstitüleri, İki Yıllık Eğitim Enstitüleri ve günümüzde de Eğitim Fakülteleri olagelmiştir. Öğretmen yetiştirilmesi ile ilgili sorunlar pek çok yönüyle halen tartışılmakta olup bu tartışmanın devam edeceği de görünüyor.

 

Köy Enstitüleri, Anadolu'nun kırsal kesiminde, nüfusun yoğun olduğu dönemlerde, okul ve öğretmen eksikliğinin yüksek olduğu zamanlarda ilkokul mezunu, zeki köy çocuklarını yetiştirip sonra da yeniden köylerde öğretmen olarak çalışmalarını sağladığı doğrudur ve yerinde olmuştur.

 

Öğretmenlerin yükseköğretimde yetiştirilmeye başlanmasının ardından lise dengi ilk öğretmen okulları 1974 yılında kapatılıp iki yıllık eğitim enstitülerine ve daha sonra 1982 yılında alınan kararla iki yıllık eğitim enstitüleri eğitim yüksekokuluna dönüştürülerek eğitim fakültelerine bağlandı, akabinde de 1989 yılından itibaren eğitim yüksekokulları dört yıla çıkartıldı.

 

Dönüp baktığımızda 175 yıllık öğretmen yetiştirmeye ilişkin birikim içerisinde en çok Köy Enstitüleri’ni hatırlıyor ve konuşuyorsak bir şeyleri ıskaladığımızı, oralarda bıraktığımızı da düşünmeliyiz. Belli ki, o gün var olan ama bu gün halen olmayan bir şeyler var. Bütün ideolojik ve siyasi kavgalardan uzak bir bakışla bugüne ışık tutacak bir şeyleri oralarda bulabiliriz.

 

Halen çok temel konularda anlaşılamayan noktalar var. Her meslekten kişilerin öğretmenliğe kolayca atanmış olmasını anlayabilmiş değiliz mesela. Öğretmenlik herkesin yapabileceği bir meslek midir? Eğitim konusu toplumun bütün kesimlerinin ortak meselesidir, hafife alamayız.

 

Köy Enstitüleri’nin kazandırdığı insani değerleri de bilmek lazım. O kurumların nasıl bir değişime uğrarsa uğrasın devamında verdiği eğitim biçimlerinden mezun olanlarda da harika bir aidiyet bilinci var. Hangi dünya görüşüne sahip olurlarsa olsunlar, memleket meselelerine, çevreye, ortak kullanım alanlarına ve insani değerlere duyarlıdırlar. Genelde böyledirler.

 

Köklü geleneği olan “Köy Enstitüleri”nin devamı niteliğindeki öğretmen lisesi mezunu olan birisi olarak söyleyebilirim ki buralardan mezun olan hemen herkesin, hangi işi yaparsa yapsın eğitime, öğretmenliğe ve toplumsal konulara duyarlılığı yüksektir. Kuruluşundan kapatılışına değin Köy Enstitülerinin yetiştirdikleriyle sosyal, ekonomik ve siyasi yelpazede tesiri yıllarca hissedilmiştir. Doğrudan ve dolaylı doğurduğu etkileriyle kendinden hep söz ettirmiştir.

 

Mezunları dönem dönem bir araya gelirler ve hatıralarını yaşatmaya çalışırlar. Her bir mezunu için doğdukları muhitin dar coğrafyasından bütün dünyaya açılan adeta bir kutsal kapı olarak görülür. Her biri, o kurumlar için bir şey yapmak ister. Yapamaz ise bulunduğu yerde ülkesi için bir şeyler yapmak ister. Böyle teselli bulurlar. Aileden uzak bir hayatı birlikte paylaşan bu insanlar, o okulların kıymetini en iyi bilenler ve geleneğine saygı duyanlardır.

 

Bu kurumlar öyle bir gelenek oluşturmuş ki mezunları okullarına karşı vefalıdırlar. Mesela Kayseri’nin kırsalında çerçilik yapan bir babanın, Çerçi Halil’in 7 çocuğundan bahsedeyim. Bu kardeşlerden 6’sı öğretmen olmuştur. Bir kız kardeş, Kilis Öğretmen Okulu mezunudur. Diğer 5 tanesi, Pazarören mezunu öğretmen kardeşlerdir. Bir tanesi Milli Eğitim Bakanlığı Bürokratlarından İhsan Yalçınkaya’dır. Yazılarıyla ve özverili çabalarıyla işine değer katmaya çalışan birisi olduğuna şahidim. Ağabeylerinden birisi ise TECO petrollerinin sahibi Mustafa Yalçınkaya’dır.

 

Girişimci ve iş adamı Mustafa Yalçınkaya 1965’de Pazarören’den mezun olduktan sonra Çapa Fen Fakültesine giderek Fizik Öğretmeni olur. Aslında “çekirdekten” bir öğretmendir. Şimdilerde yaptığı güzel bir iş var. Pek çok Anadolu insanının çocukluğunun geçtiği ve her ziyaret edişlerinde hatıralarının canlandığı “Pazarören Köy Enstitüsü”nün ilk yapılarından ayakta kalanlarından Ana Derslik Binasının aslına uygun biçimde korunması için restorasyonunu üstlendi. O binada en son eğitim alanlardan birisi de bendim. Henüz 11 yaşımda ve okulun en ufak öğrencilerinden birisi olarak girdiğim o binada ortaokul birinci sınıfta kısa süreliğine de olsa okumuştum. Hayırsever Mustafa Yalçınkaya’nın bu binayı yaşatma çabası güzel bir vefa örneğidir, hepimiz için değerlidir. Kendisi yedi kardeşin altısının bu okulda parasız yatılı olarak okuduğunu hatırlatarak Devlete karşı bir borç ödemesi olarak gördüğü bu girişimiyle hepimize de örnek oluyor. Kendisinin eğitim başta olmak üzere pek çok konuda Pazarören ve yöresi için çabalarının devam edeceğine inanıyoruz.

 

Her ne kadar öğretmen okullarının kuruluş günü gibi Köy Enstitülerinin kuruluş günü için “18 Nisan da geçti 16 Mart gibi…” desek de eğitimi ve eğitimin aktörlerini, mevcut sistemi az konuşup üzerinde toplum olarak az durduysak da milletimize ve insanlığa dair içimizdeki ortak dert, gönlümüzdeki güzel duygular, zihnimizdeki doğru düşünceler hiçbir şeyin geçmediğini ve halen yapılabilecek pek çok şeyin olduğunu söylemeye devam ediyor…

 

             Mustafa Böyükata
Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi




Kaynak: memurdavalari/ÖZEL




FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

HAVA DURUMU
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 33 29 1 3 77 21 90 +56
2 Fenerbahçe 33 27 1 5 87 30 86 +57
3 Trabzonspor 33 17 12 4 56 43 55 +13
4 Beşiktaş 33 15 12 6 44 38 51 +6
5 Başakşehir FK 33 14 12 7 44 38 49 +6
6 Çaykur Rizespor 33 14 13 6 43 49 48 -6
7 Kasımpaşa 33 13 13 7 55 59 46 -4
8 Antalyaspor 33 11 10 12 38 38 45 0
9 Alanyaspor 33 11 10 12 43 46 45 -3
10 Sivasspor 33 11 10 12 40 45 45 -5
11 Adana Demirspor 33 9 10 14 49 44 41 +5
12 Samsunspor 33 10 14 9 37 43 39 -6
13 MKE Ankaragücü 33 8 12 13 40 43 37 -3
14 Kayserispor 33 10 13 10 37 47 37 -10
15 Konyaspor 33 8 13 12 34 47 36 -13
16 Gaziantep FK 33 9 17 7 37 50 34 -13
17 Fatih Karagümrük 33 8 16 9 37 42 33 -5
18 Hatayspor 33 7 14 12 37 46 33 -9
19 Pendikspor 33 7 17 9 37 68 30 -31
20 İstanbulspor 33 4 22 7 26 61 16 -35
Takım O G M B A Y P AV
1 Eyüpspor 31 22 6 3 70 27 69 +43
2 Göztepe 31 19 6 6 54 19 63 +35
3 Çorum FK 31 16 8 7 52 31 55 +21
4 Sakaryaspor 31 15 7 9 45 31 54 +14
5 Bodrumspor 31 14 7 10 39 21 52 +18
6 Kocaelispor 31 15 9 7 45 35 52 +10
7 Bandırmaspor 31 12 8 11 46 27 47 +19
8 Gençlerbirliği 31 12 8 11 37 30 47 +7
9 Boluspor 31 13 10 8 28 32 47 -4
10 Erzurumspor FK 31 11 9 11 28 27 41 +1
11 Ümraniyespor 31 10 14 7 34 42 37 -8
12 Manisa FK 31 8 11 12 38 37 36 +1
13 Keçiörengücü 31 9 13 9 28 38 36 -10
14 Şanlıurfaspor 31 8 13 10 28 33 34 -5
15 Tuzlaspor 31 8 14 9 32 46 33 -14
16 Adanaspor 31 9 17 5 24 44 32 -20
17 Altay 31 5 23 3 14 70 15 -56
18 Giresunspor 31 2 25 4 13 65 7 -52
Takım O G M B A Y P AV
1 Esenler Erokspor 34 24 5 5 76 29 77 +47
2 Van Spor FK 34 23 5 6 57 33 75 +24
3 Bucaspor 1928 34 20 5 9 51 24 69 +27
4 1461 Trabzon FK 34 19 6 9 64 35 66 +29
5 Yeni Mersin İdman Yurdu 34 16 8 10 47 29 58 +18
6 Ankaraspor 34 15 8 11 42 32 56 +10
7 Karacabey Belediye Spor 34 13 10 11 40 32 50 +8
8 Ankara Demirspor 34 14 15 5 37 38 47 -1
9 Beyoğlu Yeniçarşıspor 34 13 14 7 42 36 46 +6
10 Kırklarelispor 35 11 13 11 32 38 44 -6
11 Diyarbekir Spor 34 11 14 9 36 37 42 -1
12 Altınordu 34 10 13 11 40 34 41 +6
13 Hes İlaç Afyonspor 34 10 13 11 24 34 41 -10
14 Serik Belediyespor 34 10 14 10 29 37 40 -8
15 Nazilli Belediyespor 35 11 16 8 38 57 38 -19
16 Zonguldak Kömürspor 34 9 17 8 35 54 32 -19
17 Kırşehir Futbol SK 34 5 21 8 32 68 23 -36
18 Bursaspor 34 5 21 8 24 62 20 -38
19 Adıyaman FK 34 3 24 7 24 61 16 -37
Takım O G M B A Y P AV
1 Kepezspor FAŞ 27 21 2 4 63 16 67 +47
2 Aliağa Futbol A.Ş. 27 18 0 9 54 15 63 +39
3 Ayvalıkgücü Belediyespor 27 14 6 7 39 25 49 +14
4 İnegöl Kafkas GK 27 13 6 8 35 26 47 +9
5 52 Orduspor FK 27 13 7 7 39 28 46 +11
6 Edirnespor 27 13 9 5 45 27 44 +18
7 K.Çekmece Sinopspor 28 10 10 8 41 31 38 +10
8 Mardin 1969 Spor 27 11 11 5 36 32 38 +4
9 Artvin Hopaspor 27 9 11 7 33 28 34 +5
10 Karabük İdmanyurdu Spor 27 10 13 4 26 43 34 -17
11 Talasgücü Belediyespor 27 9 14 4 30 42 31 -12
12 Kırıkkalegücü FK 27 8 14 5 28 36 29 -8
13 Gümüşhanespor 27 4 13 10 23 45 22 -22
14 Malatya Arguvanspor 27 3 20 4 18 53 13 -35
15 Tarsus İdman Yurdu 27 2 22 3 19 82 9 -63
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 26/04/2024 Adana Demirspor vs Galatasaray
 27/04/2024 Kasımpaşa vs Samsunspor
 27/04/2024 Sivasspor vs Konyaspor
 27/04/2024 Fenerbahçe vs Beşiktaş
 27/04/2024 Hatayspor vs Başakşehir FK
 28/04/2024 Alanyaspor vs İstanbulspor
 28/04/2024 Pendikspor vs Kayserispor
 28/04/2024 Çaykur Rizespor vs MKE Ankaragücü
 28/04/2024 Trabzonspor vs Gaziantep FK
 29/04/2024 Fatih Karagümrük vs Antalyaspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 28/04/2024 Adanaspor vs Manisa FK
 28/04/2024 Boluspor vs Altay
 28/04/2024 Erzurumspor FK vs Çorum FK
 28/04/2024 Giresunspor vs Sakaryaspor
 28/04/2024 Göztepe vs Gençlerbirliği
 28/04/2024 Keçiörengücü vs Ümraniyespor
 28/04/2024 Kocaelispor vs Bandırmaspor
 28/04/2024 Şanlıurfaspor vs Eyüpspor
 28/04/2024 Tuzlaspor vs Bodrum FK
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 28/04/2024 Ankaraspor vs Nazilli Belediyespor
 28/04/2024 Esenler Erokspor vs Adıyaman FK
 28/04/2024 Hes İlaç Afyonspor vs Bucaspor 1928
 28/04/2024 Karacabey Belediye Spor vs Altınordu
 28/04/2024 Van Spor FK vs Ankara Demirspor
 28/04/2024 Yeni Mersin İdman Yurdu vs Beyoğlu Yeniçarşıspor
 28/04/2024 Zonguldak Kömürspor vs Kırşehir Futbol SK
 28/04/2024 1461 Trabzon FK vs Serik Belediyespor
 30/04/2024 Diyarbekir Spor vs Bursaspor
 28/04/2024 Van Spor FK - Ankara Demirspor Ankara Demirspor ligde deplasmandaki son 7 maçında hiç kazanamadı  Van Spor FK yenilmez
 30/04/2024 Diyarbekir Spor - Bursaspor Bursaspor ligdeki son 5 maçını kaybetti  Diyarbekir Spor kazanır
 30/04/2024 Diyarbekir Spor - Bursaspor Diyarbekir Spor ligdeki son 9 maçında hiç kazanamadı  Bursaspor yenilmez
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 27/04/2024 Aliağa Futbol A.Ş. vs Kırıkkalegücü FK
 27/04/2024 Artvin Hopaspor vs 52 Orduspor FK
 27/04/2024 Ayvalıkgücü Belediyespor vs Edirnespor
 27/04/2024 Gümüşhanespor vs Kepezspor FAŞ
 27/04/2024 Malatya Arguvanspor vs Talasgücü Belediyespor
 27/04/2024 Mardin 1969 Spor vs İnegöl Kafkas GK
 27/04/2024 Tarsus İdman Yurdu vs Karabük İdmanyurdu Spor
resmi ilanlar
GAZETEMİZ

Sendikanızdan Memnun Musunuz?


NAMAZ VAKİTLERİ
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter instagram Youtube RSS
YUKARI YUKARI