Geçen hafta ki yazımız "MEB'de Müfettiş Çıkmazı" okumak için TIKLAYINIZ.

MEB'de müfettişlik uygulamalarından o kadar çok dertli insan var ki biz bile şaşırdık. Milli Eğitim Bakanlığına önerimiz MEB Müfettişleri konusunda bir araştırma ya da anket çalışması yapması yönündedir. Bu çalışmanında sahadaki öğretmenlerle gerçekleştirilmesi gerektiğinde şüphe yoktur....

1) MEB Müfettişleri 8 yılda bir rotasyoa uğruyor ki bu durum çok yanlıştır. Onlardan; bilgi, birikimi eğitim tecrübesi, hukuk ve mevzuat açısından daha yetkin olan okul idarecilerine ise rotasyon süresi 4 yıldır. 

2) Müfettişler ellerinde bulunan denetim yetkisiyle öğretmenlere amirlik yapmaya çalışmakta bu durum ise sahada çok büyük sorunlara yol açmaktadır. 

3) Biz; Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında az sayıda müfettiş(bakanlık müfettişleri) bırakılmasını, taşradaki müfettişlerin ise ünvanlarının "Rehberlik Uzmanı" yapılarak kadrolarının da Rehberlik Araştırma Merkezlerine devredilmesini önermekteyiz. Bu önerimizi ise sağlam temellere oturtmakta sahanın yani öğretmenlerimizin görüşleri ışığında yazmaktayız.

4) Müfettişlerde mesai mefhumu bulunmamaktadır ki bu durum 7/24 çalıştıkları anlamına zinhar gelmemektedir. Tersine maalesef mesai kavramı olmadığından saat 11.00 gibi inceleme konusuna başlamakta 13.00 gibi bitirebilmektedirler. Mesaiye gitme ya da mesai kontrolleri bulunmamaktadır.

5) Yaptıkları inceleme ve soruşturmalarda hiçbir sorumlulukları bulunmamaktadır. Öğretmen itiraz edecek olsa itiraz düzenlemesi olmadığından ret edilmektedir. Bu kadar önemli kararlarda bir oto kontrolün bulunmaması şaşırtıcı hatta ibret vericidir. Kısacası öğretmene kararımız bu, beğenmiyor musun? Hadi git mahkemeye derdini anlat denilmektedir. Verilen kararlarda mağdur olup tazminat istenilecek olsa kararı veren müfettişlere rücu edileceği düzenlense acaba bu kadar ilgisiz karar verilebilir mi? Bugün hakimlerin bile verdikleri kararlarda tazminat sorumlulukları bulunmaktadır.

6) Müfettişlerce yapılan inceleme ve soruşturmaların birçoğu objektiflikten ve hukuktan uzaktır.Dış etkiye açık değil çok açıktır. Kamera görüntüsü olduğu halde bu gözler müfettişlerce somut delil yoktur diye ceza isteminin ret edildiğine şahit olmuştur ki bu ülkem adına utanç vericidir. Verilen bu hukuksuz kararın mutlaka bir yaptırımı olmalıdır. Maalesef yoktur ve bu durum çok acıdır.

7) Müfettişlerin iki kişi olarak inceleme, soruşturmaya katılması gerekirken incelemeye tek giden müfettişler vardır buda diğer arkadaşı idare etmesi anlamına gelmektedir ki bu durum mesai mefhumuna çarpıcı bir örnektir.

8) 1 Mart 2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Eğitim Müfettişleri Yönetmeliğiyle Müfettişlere il müdürlüklerinde tabiri caizse ayrı bir genel müdürlük oluşturulmuştur. Müfettişler için il Milli Eğitim Müdürünün bile bir etkisi kalmamıştır. Bu durum herşeyden önce bürokratik kurallara aykırıdır. Bakın il müdürlüğünde görev yapan müfettiş başkanı bakan onayıyla görevlendirilmektedir. Eğitim müfettişleri başkanlığı bürosu; yeterli sayıda şef, bilgisayar işletmeni, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, memur ve diğer personelden oluşur. Bu ihtiyaçların hepsini il Milli Eğitim Müdürü karşılamak zorundadır. Görüldüğü gibi il müdürü hizmet sağlayıcıdır ve başka da bir yetkisi bulunmamaktadır. Zaten bu durumda bir yetki değil görevdir.

9) Yukarıda da bahsettiğimiz gibi taraflı, objektif olmayan, hukukilikten uzak kararlara imza atan müfettişlerin kararlarına karşı bir denetim, itiraz ya da yaptırım merci bulunmamaktadır. Bu durumun zararlarını saymakla bitiremediğimiz gibi anlamda verememekteyiz. Kısacası MEB'de müfettişlerin yetkisi sonsuz sorumluluk ise sıfırdır. 

MEB'deki müfettişlik uygulamasının özetini ise merhum Necip Fazıl Kısakürek, Destan şirinde özetlemiş olsa gerek. 

Ne demiş üstat: "Allahın on pulunu bekleye dursun on kul; Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;”

Bu sorunun çözümünü Sayın Bakan Yusuf Tekin'in sağlayacağına inancımız tamdır ve tam da zamanıdır....