Tüm dünyada etkili olan Kovid-19 salgını ve yeni varyantlar eğitim konusunu hep gündemde tuttu. Bu süreçte en fazla etkilenen alanların başında eğitim ve ekonomi geldi. Ülkemizde de salgın nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi okulun sadece bir öğrenme ortamı olmadığını açık bir şekilde ortaya koydu. 2021 yılında özellikle mesleki eğitim konusunda çok önemli gelişmeler yaşandı. Yeni yasal düzenlemeler yapıldı. Diğer taraftan Öğretmenlik Meslek Kanunu 2021 yılının en önemli gündem maddelerinden biri oldu.

2022’ye başlarken 2021 yılında yaşanan tüm bu gelişmeleri, geçtiğimiz ağustos ayında göreve gelen Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile görüştük:

Tüm önlemler alındı

Göreve geldiğiniz ilk günden itibaren okulların açık kalması gerektiği yönünde oldukça kararlı bir duruş sergilediniz. Yüz yüze haftada beş gün eğitimde dört ay geçti. Bir sorun da çıkmadı. Koronavirüsün yeni varyantı Omicron dalgası çıktı ve yeniden uzaktan eğitim tartışmaları başladı. Bu süreci ve yeni dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Salgın nedeniyle okulun bir öğrenme ortamı olmanın ötesinde çok boyutlu anlamları olduğu ilk kez toplumun tüm kesimleri tarafından net bir şekilde görüldü. Bu nedenle uzaktan eğitim, okul ortamının kesinlikle bir alternatifi olamaz. Uzaktan eğitim sadece öğrenmeyle ilgili olağanüstü koşullarda zorunlu bir eğitim platform işlevi görür. Tüm dünya uzaktan eğitimin eşitsizlikleri artırdığı, bu nedenle mümkün olduğu kadar yüz yüze eğitime geçilmesi gerektiği konusunda mutabık. Hal böyleyken bizim de istediğimiz yüz yüze eğitime haftada beş gün geçmek oldu. Bu nedenle okulların ilk açılması ve en son kapatılması gereken yerler olduğunu sıklıkla tekrarladım. Tüm dünyada aşı, maske, mesafe ve hijyene dikkat etmenin ötesinde alınabilecek bir önlem de yok. Biz de bu önlemleri süreci yürütmenin merkezine koyduk. Oldukça işlevsel bir mekanizma kurduk. Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bilim Kurulu ile koordineli bir şekilde süreci şu ana kadar başarılı bir şekilde yürüttük. Yeni varyantlarda da süreç başarılı bir şekilde devam ediyor. Şu anda da 850 bin sınıfın çok azı (yüzde 1’in çok çok altında) vaka veya yakın temas nedeniyle yüz yüze eğitime ara verdi. Dolayısıyla, şu an için okullarda yüz yüze eğitime ara verme gündemimizde değil.

Öğretmenlerin aşı oranları da oldukça yüksek. Son durum nedir?

Okulların yüz yüze eğitime devam etmelerinde en büyük avantajımız öğretmenlerimizin aşılanma oranlarının oldukça yüksek olması. 1.2 milyon öğretmenimiz var. En az bir doz aşı olan öğretmen oranımız yüzde 93.36. En az iki doz aşı olan öğretmen oranımız ise bugün itibariyle yüzde 89,02. Aşı olmayıp hastalığı geçirerek antikor oluşturan öğretmen oranımız ise yaklaşık yüzde 5. Dolayısıyla en az iki doz aşı olan ve antikor oluşturan öğretmen oranımız yüzde 94.02’e yükseldi. Diğer taraftan bugün itibariyle en az 3 doz aşı olan öğretmen oranımız da yüzde 37.56’ya ulaştı. Benzer şekilde, öğrencilerimizin de aşılanma oranları sürekli yükseliyor. Dolayısıyla hem öğretmen hem de öğrencilerimizin aşılanma oranları bu durumdayken ve okullarda maske, mesafe ve hijyen konularında azami dikkat gösterilirken hangi veriye dayanarak neden yüz yüze eğitime ara verelim? Zaten üç hafta sonra yarıyıl tatili başlayacak. Eğer bir kapanma olacaksa bunun başlayacağı yer kesinlikle okullar olamaz.

Yardımcı kaynak sorunu çözüldü

Bir taraftan yüz yüze eğitime devam ederken diğer taraftan 1,5 yıl uzaktan eğitimin yol açtığı öğrenme kayıplarının telafi edilmesi için de önemli adımlar attınız. Bunlardan bahsedebilir misiniz?

Sadece öğrenme kayıpları değil, öğrenci, öğretmen ve velilerimize yönelik kapsamlı psikososyal eğitim destek programlarını da hayata geçirdik. Türkçe, matematik ve fen bilimleri alanlarında öğrenme kayıplarını telafi edebilmek için ücretsiz destekleme ve yetiştirme kurslarını aktif hale getirdik. Ortaokul 6, 7 ve 8. sınıflara ve lise 10, 11 ve 12. sınıflara yönelik bu kurslar başarılı bir şekilde devam ediyor. Diğer taraftan ilkokul 3 ve 4. sınıflara yönelik telafi destek programı İYEP’i başlattık. İnşallah ikinci dönemde bu kapsama ilkokul ikinci sınıfları da almayı planlıyoruz. Ve en önemlisi yardımcı kaynak destek programı başlattık.

Uzun yıllardır en fazla şikâyet edilen bir konuya el attınız. Özellikle veliler ücretsiz kitaplardan sonra yardımcı kaynaklara ücret vermekten şikâyetçilerdi. Bu adımınız velilerden bu yükü de aldı. Bu konuda başarılı olacak mısınız?

Yardımcı kaynak konusu değindiğiniz gibi eğitim sistemimizin en sıkıntılı alanlarından bir tanesi. Bu sorunu tedrici bir şekilde çözmek için her ayın ilk haftası ilkokul ikinci sınıftan lise 12. sınıfa kadar tüm sınıf seviyelerinde destek paketleri ve yardımcı kaynaklar yayımlamaya başladık. Her ay bu yayınların kapsamını, çeşitliliğini artırdık. Bu adımımız oldukça olumlu bir karşılık buldu sahada. Kasım itibariyle yeni bir karar alarak bu kaynak kitapları basarak tüm öğrencilerimize ücretsiz dağıtma aşamasına geçtik. Şu ana kadar 23.5 milyon yardımcı kaynak basıldı, dağıtıldı. Dağıtım tek defaya mahsus olmayacak. Yeni kaynaklar yayımlandıkça basıp öğrencilerimize ulaştıracağız. 2022’de çalışmalarımız aralıksız sürecek. İnşallah bu sorun sahada artık çözülmüş olacak.

Milli Eğitim Şûrası toplandı

7 yıl aradan sonra Şûra’yı topladınız. Ana temayı eğitimde fırsat eşitliği olarak belirlediniz. Şûra’da alınan kararların uygulanmasını takip edecek misiniz?

Şûra’dan önce yeni dönemde eğitimde fırsat eşitliğini çok daha iyi noktaya taşımak için okul öncesi eğitimde erişimi artırma, okulların imkân farklılıklarını azaltma, öğretmenlerin mesleki gelişimlerini destekleme ve mesleki eğitimi güçlendirme konularına odaklanacağımızı ifade etmiştim. Topladığımız Şûra’nın konularını da bu önceliklerimize göre belirledik. İstediğimiz, yeni yol haritamızı belirlemede tüm paydaşlarımızın görüşlerini alabilmekti. Bunu başardık. Şûra’nın tüm süreçlerine oldukça geniş bir katılım oldu. 128 madde kabul edildi. Şûra’nın son gününde de açıkladığım gibi alınan kararlardan yeni yol haritamızda değerlendirdiğimiz konularda alınan mesafeleri üç aylık raporlarla kamuoyuyla paylaşacağız.