Tweet | Tarih: 23-05-2022 11:26 |
76. maddeden atanan öyle insanlar var ki tarifi imkansız. İnanın yorum yapmaya utanıyoruz. Yoksa 28 şubat mağduruyum diyenler mi ararsınız, Tokatlıyım, bilmem ne sendikasındanım, şu genel başkanın avukatını buldum diyenler mi... Hele 1709'luların mahkeme süreci için öyle şeyler bize ulaşıyor ki...
En sonunda bir öğretmen sendikası her ne kadar üye sayısı az olsada 76. maddeden atananların iptali için dava açtı ve bir kez daha gördük ki önemli olan nicelik(sayı) değil nitelik... Genel Başkan Emir Kazak nezdinde Liyakat-Sen'i bu onurlu duruşu için tebrik ediyoruz. Darısı diğer sendikalara diyoruz.
İşte o açıklamalar:
657 Sayılı DMK’nın temel ilkelerinden sayılan Kariyer ve Liyakat’ın temelinde; objektif kurallar çerçevesinde işin ehline verilmesi ve hak etme kavramı yatmakta olup, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesinin tek güvencesinin de hizmetin yetişmiş, ehil kamu görevlilerince yerine getirilmesinden geçeceği nettir.
Liyakat-Sen olarak her zaman Devleti Kurumlar, Kurumları Çalışanlar Yüceltir düsturu içerisinde olduk.
Bakanlıklar merkez ve taşra teşkilatları ile kamu kurum ve kuruluşları sınırlı sayıdaki kadrolara liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde, hizmet gerekleri ve personel planlaması esas alarak kurum içi atama yapmak üzere Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmelikleri çıkartmışlardır
Hal böyle iken kamu çalışanlarının kurumlarında kariyer ve liyakat çerçevesinde kariyer yapabileceği Görevde Yükselme Yönetmeliği çerçevesindeki sınırlı sayıdaki kadroların; 657 SDK’nun 76. Maddesi gerekçe gösterilerek ya da hülle olarak bilinen yöntemlerle işgal edilmesi kabul edilemez.
Nitekim yürürlükte olan yazılı kurallar Vitrinde sergilenmek üzere hazırlanmış konu mankenleri değildir.
Bu bağlamda MEB’in 2022 yılı içerisinde 657 sayılı DMK’nın 76. Maddesini gerekçe göstererek yaptığı onlarca sınavsız “Şube Müdürü” atamasına sessiz kalamazdık, kalmadık da.!
Bir sendika olarak üzerimize düşen görevi; öncelikli olarak “YÜRÜTMENİN DURUDURULMASI” yargılama sonrasında ise “İPTALİNE” karar verilmesi istemimizi Ankara İdare Mahkemesine bildirmek suretiyle yaptık.
Karar hukuk ve kamu otoritesinin vicdan ve insafına kalmıştır.