Bilindiği gibi Türk İdare Hukukunda en üst amir ilgili idarenin başında bulunan bakandır. Dolayısıyla da hiyerarşik düzenlemede memurun en üst amiri bakan olmaktadır. Hatta bir bakan sadece kendi bakanlığının değil örneğin valinin de amiridir. Çünkü bir il valisi her bakana karşı ayrı ayrı sorumludur. Bu kısa hatırlatmamızdan sonra okuyucumuzun sorusuna cevap vermeye çalışalım…

Öncelikle çok kısa bir cevapla bir memurun bakanını istifaya çağıramayacağını net olarak belirttikten sonra bu memurun sendika yönetici olması durumunda sonucun değişip değişmeyeceğini ele alalım. Memurlarımız arasında “sendika, dernek, vakıf yönetici olan” memurların istedikleri gibi açıklama yapacakları yönünde bir algı bulunmaktadır. Unutulmamalıdır ki sendika yöneticiliği memuriyet tanımının altındadır ve memuriyeti sonucunda o sendika yöneticisi olma şartına haiz olmaktadır. Kısacası memuriyet daha üst bir normdur.

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 18. Maddesinde “Sendika üyelerinin ve yöneticilerinin güvencesi” hükmü bulunmaktadır. Fakat bu madde incelendiğinde bu maddenin kapsamının memur olan sendika yöneticisinin istediği gibi her açıklamayı yapabilmesine imkân sağlamadığı görülmektedir.

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu incelendiğinde sendikada yönetici olan fakat asıl normu memur olan kişinin “bakanı istifaya davet edemeyeceği” yönünde bir yasağın/düzenlemenin bulunmadığı görülmekle birlikte ilgili kanunda

“Diğer kanunların uygulanması

Madde 43 – Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 2908 sayılı Dernekler Kanunu, 743 sayılı Türk Medeni Kanunu ile sendika ve konfederasyonlarda görev alacaklar hakkında kamu görevlilerinin tabi oldukları personel kanunlarının ilgili hükümleri uygulanır.”

denilmektedir. Bu madde okuyucumuzun sorusuna vereceğimiz soru açısından çok önemlidir.

Sendika ve konfederasyonlarda görev alacaklar hakkında kamu görevlilerinin tabi oldukları mevzuatları incelediğimizde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda

“Tarafsızlık ve devlete bağlılık:

Madde 7/1 – Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar.”

“Davranış ve işbirliği:

Madde 8 – Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar.”

hükümleri bulunmaktadır.

Görüldüğü gibi; kamu görevlisi(memur) olan ve ilgili kanun çerçevesinde memur olduğu için sendika yönetici olabilen personelin/memurun sendika yöneticiliği görevini yerine getirirken aynı zamanda kamu görevlisi sıfatını taşıdığını unutmaması gerektiğini, bu bilinci taşıyarak yukarıda belirtiğimiz kanuni düzenlemelere uygun hareket etmesinin bir zorunluluk olduğunu ve en üst amiri hakkında istifa söyleminde bulunamayacağını, aksi durumda cezai sorumluluğunun bulunduğunu değerlendirmekteyiz.  Memurdavalari.com/ÖZEL