Öğretmenler; Milli Eğitim Bakanlığını otomatik pilota bağladım, öğrenciye hitaben “müdürünüz saçlarınıza karışıyorsa söyleyin bana bende onun saçlarını keseceğim”, öğretmenler cami avlusunda bekleyen güvercinler… gibi nitelemeleri, 1709’luların atandığı şube müdürlüğü yazılısında Türkiye’de ilk 50’ye giren öğretmene mülakatta 61 verildiğini, bir gecede sınavsız kritersiz idareci atamalarını da unutmadı, unutamadı... Ziya Selçuk zamanında öğretmenlerimiz biraz değer gördü fakat Ziya Selçuk’ta kendi kadrosunu kuramamanın bedelini ödedi ve bakanlık görevini bırakmak zorunda kaldı/bıraktırıldı. Bugünlerde kamuoyuna yansıyan bazı haberlerde görüldüğü gibi bakan yardımcısının çocuğunun bakıcısını MEB’e atayan Ziya Selçuk, kendi istediği kimseyi MEB’de göreve getiremedi ve bakanlık sayfasını kapattı.

MEB koridorlarında bugünlerde Mahmut Özer’in görevden alınacağı konuşuluyor. Lafı çok uzatmadan ve gizem de katmadan yerine geleceği söylenen ismi belirtelim. Evet, çoğunuzun tahmin ettiği gibi Yusuf Tekin… Bilindiği gibi Yusuf Tekin ismi yıllardır MEB bakanlığı için konuşulur. Yusuf Tekin’de Eğitim Fakültesi mezunu değildir ve kamu yönetimi mezunudur. İsmet Yılmaz ve Nabi Avcı dönemlerinin MEB müsteşarı olan Yusuf Tekin her ne kadar müsteşar olsa da fiili anlamda birçok öğretmence MEB bakanı olarak nitelendirildi. Yazımızın başında bakan kelimesini kullanmamızın sebebi budur ve Yusuf Tekin’in müsteşarlığı zamanında o ne derse MEB’de o olmuştur. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür demiş atalarımız. Yani, unutkanlık insanlık halidir demek istemişler. O zaman ne yapalım? Hatırlatalım ama çok kısaca…

Bakınız; yıl 2014 bir kanun değişikliğiyle okul idareciliği(müdür ve müdür yardımcılığı) ikinci görev olarak tanımlandı. Bu değişiklikle beraber binlerce okul idarecisi bir günde görevden alındı. Binlerce insan biranda görevden alınmıştı. Bu insanların; ailesi, onuru, çocukları, eşleri bile düşünülmedi… İtibarsızlaştırılarak görevden alındılar. Binlerce vatan millet sevdalısı insan küstürüldü kabuğuna çekildi. Aylarca insanlara ek ders ücretleri ödenmedi. Görevden alınma gerekçesi neydi? Tabi ki yoktu… Bu kadar insan görevden alınırken yerlerine birileri gelecekti geldi de yine binlerce insan bir gecede o ilin en uzak ilçesinde öğretmenlik yaparken biranda merkezin en gözde okullarına, Anadolu liselerine idareci yapıldı. Hatta yeni çıkarılan mevzuat hükümlerine bile aykırı davranılarak bir gecede idareciler atandı. Mesela mevzuata göre 2 yıl öğretmenlik yapmayanlar idareci olarak atanamıyordu fakat 1 yıllık öğretmenleri bile idareci atadılar. Mevzuata, hukuka, her şeyden önce vicdanlara aykırı şekilde… Bu atamaların tüm yetkisi bir sendikaya verildi ve sendika yöneticileri verilen bu payeyi sonuna kadar doğru ya da yanlış kullandılar. Bir gecede hiçbir kıstas aranmadan atanan bu idarecilere kamuoyunda iki isim verildi; gece kondu idareci ve paraşüt idareci… Çünkü bir gecede idareci olmuşlardı. Sınav yok, sınav puanı yok kısacası yok yok… Hayatları boyunca idarecilik sınavından 70 puan alıp barajı geçemeyenler idareci olarak atanmıştı.

O dönemin Milli Eğitim Bakanı kendine hoca denilmesini defalarca deklare eden bir isimdi Nabi AVCI yani Nabi Hoca… Nabi Hoca bakandı bakan olmasına da asıl iş hani şu efsane diye birilerince öğretmenlere PR çalışmasıyla sunulmaya çalışılan, öğretmeni görevden alıp memur yapacağını söyleyen, şube müdürlüğü atamalarını Danıştay kararlarına rağmen iptal etmeyen hatta arkanızdayız diyen, kamuoyunda gölge bakan olarak nitelendirilen müsteşar Yusuf Tekin vardı.

Öğretmenlere yeni bakanınız hayırlı olsun diyelim mi? Yok, yok yine de hemen demeyelim, bekleyelim… Hadi kalın sağlıcakla…